22 Ekim 2015 Perşembe

Kitap Yorumu: Alessandra Torre || Karanlık Yalanlar

Alessandra Torre || Karanlık Yalanlar 

Yabancı Yayınları

336 Sayfa

Çevirmen: Onur Kınacı Birler

KONUSU:

Bu bir aşk hikâyesi ama okuması kolay olanlardan değil...


Brant:


Yirminci yaş gününde bir teknoloji milyarderi oldu. Benimle üç yıldır beraber. Dört kere evlenme teklif etti. Dört kere reddedildi.


Lee:


Ev hanımlarıyla aşna fişne yapmadığı zamanlarda çim biçiyor. Elleri ve vücudunun diğer parçaları son derece yetenekli. Bilse de bilmese de, iki yıldır benim tarafımdan takip ediliyor.


Durmayın. Yargılayın beni. Benim aşkımın nelere yol açtığı hakkında en ufak bir fikriniz bile yok. Daha önce bu hikâyeyi duyduğunuzu düşünüyorsanız güvenin bana… duymadınız.




YORUM:

İlk olarak, Kitap Oburları'na beni konuk yorumcu olarak aralarına kabul ettikleri için teşekkür ediyorum. (Özellikle de böyle güzel bir kitapta!) İkinci olarak da şunu söylemek istiyorum; kitabı kesinlikle kapağına göre yargılamayın! İçindeki erotizm, çoğu historical romandan bile daha az. Bu kesinlikle sadece "erotik" bir roman değil!


Kısa bir konu ve karakter özeti geçmek gerekirse...




1- Lana, ana kadın karakterimiz. Kendisi cemiyetlerin, zenginlerin, çalışmayı ayıplayan insanların arasında büyümüş ve bu çevreden ölesiye nefret ediyor. Bir yandan da tam olarak o hayatın insanı! Sonra bir gün zeki (zeki demek hafif kalır, adam deha!), yakışıklı ve daha genç yaşta kendini zenginliğe kavuşturmuş Brant'le tanışıyor...


2- Brant son derece zeki, işkolik, daha önce duygusal ilişki yaşamaya vakti olmamış bir adam. Ama bunu istemediğinden ya da yapmadığından değil. Brant'in bir sırrı var... ve bu sırrı çok az insan biliyor. (Sandığınız sır değil canlarım, aklınızı okuyorum...ama o değil.) Bir gün, bir bağış yemeğinde Lana'yı görüyor ve sonrasında ikisinin de dünyaları değişmeye başlıyor.

3- Lee. Lana'nın Brant'in sırrını öğrendikten sonra tanıştığı erkek karakter. Başkasıyla birlikte olması, fakir olması, çalışmak zorunda olması, öfkeli olması Lana'nın umurunda bile değil. O adam onun, o kadar!



Öncelikle kitap kesinlikle beklediğim gibi değildi. Ben böyle saf erotika falan bekliyordum. Hani şu yavan konusu olanlardan... Ama kesinlikle öyle çıkmadı. Aklınızda sürekli tilkilerin dolaşmasına sebep olan bir kitap. Şöyle bir yata yata okuyayım diyemiyorsunuz, çünkü "hadi amaaa," diye parmağınızı kemiriyor oluyorsunuz :)



Üstte de söylediğim gibi, Brant'in bir sırrı var! Bu büyük bir sır, tabii ben daha başlardayken sırrından şüphelenmeye başlamıştım ve şüphelendiğim şey de çıktı... Bunun ne olduğunu söylemiyorum, ama kesinlikle "Aaa Brant'in acı odası var," ya da "Brant hâkim" gibi şeyler düşünmeyin. KESİNLİKLE o tarz bir sır DEĞİL.

Farkına varmayanları sarsabilecek bir sır.


Lana karakterine bayıldım. Güçlü, güzel, sinsi planlar yapmaktan çekinmeyen, sevdiği adam için her şeyi yapabilecek sağlam bir kadın! Cidden kaya gibi. Hatta kimi yerlerde kadının gözü kara hallerine hayret ederek güldüm.


Brant ayakları yere sağlam basan, dikkatli bir adam ve sevgisini, ilgisini kesinlikle gizlemiyor.


Lee, en başta Lana'yla ilişkiye girse de ardından kız arkadaşı olduğunu söylüyor ve Molly (kız arkadaşı) kesinlikle uyuzzzz olduğum karakterlerden biriydi. Bir suçu yoktu belki ama kıza gıcık oldum! Lee, Brant'in paralı olmasını, zeki olmasını, akşamları Lana'yla kalanın o olmasını ölesiye kıskanıyor ve gözlerinizin önünde bir hortum oluşmaya başladığını fark ediyorsunuz.


Bu kitapla ilgili en sevdiğim şeylerden biri de, yazarın gereksiz melodramlara girmemiş olması. Çoğu şeyi kesin olarak biliyorsunuz, bilmediklerinizi ise dikkatle pıtır pıtır toplayarak ilerliyorsunuz. Bazı şeyleri anlıyor olsanız bile merakla okutmaya devam ediyor. Çünkü bunların nasıl keşfedileceğini ve bunlara nasıl tepkiler verileceğini görmek istiyorsunuz.


Kitap başladıktan sonra 3 yıl öncesi, 2 yıl 8 ay öncesi gibi kısımlarla devam ediyor ve günümüze kadar geliyor. Kimi kısımlarda diğer karakterlerin bakış açılarından da okuyoruz. Yazar kesinlikle özenli bir şekilde ilmek ilmek işlemiş olay örgüsünü.



Diline gelince, son derece akıcıydı, sadeydi, etkileyiciydi. Onur'u gerçekten tebrik ediyorum, çevirisi su gibiydi. :)



Lana'nın da dediği gibi: Durmayın, yargılayın onu. Ama bu kitapta yazanlarla ilgili kesinlikle bir fikriniz yok. Yaptığınız her tahmin sizi ön yargı yolunda yürütecek ve düşündüklerinize pişman olacaksınız :)


1 puanını kırdım, evet. Onun sebebi de maalesef spoiler'lı bölgede olacak :)



SPOILER!  OKUMAYANLAR BAKMASIN!!! SPOILER!!!


Üstte de belirttiğim gibi, bir ÇKB durumu olduğunu daha kitabın başından anladım. Onu da kadının Brant'le ilgili söylediği bir şeyi, arka kapaktaki Lee'yle bağdaştırdığım için yaptım. Eğer arka kapağı okumamış olsaydım, jetonum biraz daha geç düşebilirdi :))



Belki ana karakter Brant ünlü biri olmasaydı, bu kafamda o kadar soru işareti bırakmazdı. Fakat Brant bir ünlü, fotoğrafları her yerde, TV'lerde, bilgisayarlarda... Ve Lee de bu adamı tanıyor, sonuçta kıza Sen Brant Sharp'ın kadını değil misin diyor... Yani BRANT'in yüzünü görüyor???


Sonra kızın evinde sevişiyorlar, ediyorlar... Eee bu kızın evinde deli gibi sevdiği, bayıldığı, öldüğü Brant'inin hiç fotoğrafı yok mu? Lee hiç aynaya bakmıyor mu? Yoksa kendini tamamen farklı bir yüzle mi görüyor? Yani Lee aynaya baktığında kendini farklı mı görüyor...


Kitap bu sorularıma bir cevap vermediği için bir puanını kırdım ve 4 yıldız verdim. :)

1 yorum:

  1. Spoiler
    Brant resim çekilmeyi sevmiyor resimleri yok ama magazin dergilerinde sadece lana röportaj veriyor orada sevgilisinden bahsettiği için anlıyor

    YanıtlaSil